İslama göre kurban denilince kurban bayramında ibadet olarak kesilen hayvan anlaşılır. İbadetlerde fert ve toplum yararıyla açıklanabilir unsurlarla, Allah’a bağlılığı temsil eden simgesel davranışlar çok defa bir arada bulunur. Kurbanı hayvanın eti veya derisi için kesiminden ayıran temel fark, onun Allah’ın rızâsını kazanma ve isteğine boyun eğme gayesiyle kesilmiş olmasıdır. Kesilen kurbanın etinin yenmesi, derisi ve diğer parçalarından âzami ölçüde yararlanılması ibadetin özüyle alâkalı bir gereklilik olmayıp daha çok ibadetin dünyevî boyutu ve anlamı olarak görülebilir.
Kişi kurban kesmekle Allah’ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Bunu yaparken de malını Allah için telef etmesi değil, insanlara yararlı olacak tarzda gerçekleştirmesi istenmiştir.
Kurban toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar; sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Özellikle et yeme imkânı bulamayan yoksulların bulunduğu ortamlarda onun bu rolünü daha belirgin biçimde görmek mümkündür. Zengine malını Allah’ın rızâsı, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını verir; onu cimrilik hastalığından, dünya malına tutkunluktan kurtarır. Kurban ibadetinin yararı sadece sosyal dayanışma ve malî yardıma indirgenemeyeceği, her ibadetin öz ve biçim olarak ayrı anlam ve hikmetleri bulunduğu için kurban yerine başka bir ibadetin ikame edilmesi câiz değildir.
Avusturya IHH olarak, kurban ibadetini mahiyetine uygun bir şekilde ifa etme konusunda her zaman hassas olduk. Kurulduğumuz yıldan bu yana her yıl bir çok ülkede kurban kesimleri yaptık ve etlerini yoksul insanlara dağıttık. Böylece milyonlarca yoksulun sofrasına et ulaştırdık ve milyonlarca yoksulun duasını aldık.